Öncelikle şunu söyleyebilirim ilkokul 8 den beri hep başarısız bir öğrenci oldum. O yıl anadolunun küçücük bir şehrinden Ankara'nın pek sosyetik bir semtine taşındık. O yaşadığım kültür şoku dolayısıyla lise giriş sınavda pek başaralı olamadım ve herkes benden fen lisesi tarzında abuk şeyler beklerken ben soluğu Ankara'nın en kıro semtlerinin birinde süper lise adı altından anadolu lisesinden bozma düz lisenin bir level atlamışı bir yerde buldum. Üniversite sınavını hep boşladım, o yıl eve gelen internet ve bilgisayar yüzünden. Tüm akrabaların arkamdan bin türlü laf etmesine yol açan bir özel üniversitede buldum kendimi. Babam istersem 35 yıl hazırlanayım yine de aynı puanı alacağımı biliyordu o yüzden dışarlarda okuyacağına gözümüzün önünde olsun ve mühendislik okusun diye canıyla başıyla bu okulda okuttu. Uzaktan baba parasıyla okuyan bir gerizekalı gibi görünsemde haddimi aşan mühendislik fakültesinde derslerden kalmamak için canla başla çalıştım, yeter ki babamın cebinden ekstra kuruş çıkmasın diye. Özel üniversite öğrencisi deyince akıllara gelen imajı biliyorum, hayatının merkezi marka, araba ve para olan sığ insanlar. Yok mu ? çok var ama bu insanlar heryerde var. Bizim okulda bunlardan büyük miktarda bulunmasına ragmen doğru düzgün akıllı mantıklı insanlar da vardı. Ne yazık ki ben uzun bir süre ayırt edemedim ve etrafım önce bu tiki takkolarla doldu.
Evim okula yakındı ama ters kaldığı için 2 vasıta değiştirmek gerekiyordu ben de taksiye binmiyordum, sırf bu yüzden bana şöyle diyen bir adet arkadaşım vardı "ay ne salaksın kızım ben hayatta çekemem o yolu, ailene desene madem araba almıyorsunuz ben de her gün taksiye biniyim de girsin bir tarafınıza".. böyle diyecek mişim bah hele ? kendisinin yaptığı aynen oydu çünkü. Ailem ne bana araba tahsis etti ne de ben taksiye bindim. Sınıfta en kezban tipler bile arabayla gelirdi ve öğlen arası burger king e falan gidilirdi. Bu cok havalı anları yaşayaman ben ve benim gibi dünyalar tatlısı bir arkadaşım bizim kantinin bok gibi tostlarını yiyerek para biriktirdik. Her ne kadar güzel insanlar barındırsa da, ağı dizlerde gezen ve dizi de iz yapmış sahte ebirkrombi eşofman giyen dombili ve çirkin erkeklerden, dar kot ve topuklu ayakkabı giyip koca krepe kafa kızlardan gına gelmişti bana. Okula daha fazla katlanamıyordum. Universite hayatım da böyle bitsin istemiyordum ve yurtdışına gidebilmek için can atıyordum, beni yurtdışında master paklardı. İspanya'da bir devlet ünivesitesinde sınıfımdaki 72 milletten insanla harika bir yıl geçirdim. Tüm o korkunç 4 yılı sildi. İnsanların normal kıyafetlerle okula geldiği, benim gibi pasaklının bile süslü kaldığı bir yerde okumak, okulda kendi sınıfın dışında kimseyi tanımadığın için mal mal dedikodulara tanık olmamak, herkesin okula trenle gelişi, markaların değil de fikirlerin tartışıldığı bir yerde bulunmak, ahanda universite bu olmalı yarebbeem dedirtti bana. Kantinde bira, şarap ve şampanya satılıyor olması biraz beni bu ruhtan uzaklaşdırsa da..
Her güzel şeyin bir sonu vardı ve sonunda Ankara'ya ailemin yanına döndüm. İstediğim de buydu bir ara düşündüm orda kalsam mı diye ama ülkeme dönmek istedim. İş aramaya koyuldum, bir de bana oralarda çok gaz verildi.. sen dön ülkene ya türkiye de seni havada kaparlar hem mühendissin hem masterın var hem de 3 dilin var. Bu gazla geldim ben ve farkettim ki anam herkes mühendis, herkesin bir yüksek lisansı var dil desen tercüman olmayacaksan dört dörtlük bilmeye hiç gerek bile yok. Bir anda tüm o gazım söndü, her başvurduğum yerden çat çat red gelmeye başladı. Bir allahın kulu görüşmeye çağırmadı ama çok takmadım 2 ay olmuştu bu iş arama sürecine gireli. Özel bir kurumun sınavına girdim, allahım ne manyaklar var oturumların arasındaki 15 dakikada millet tanımadğı insanlarla soru tartışıyor. Orası da girdi..Sonra dedim kızım bir dur söndür gazını, nereden geldiğini önce bir hatırla sen odtü mezunu musun ki de böyle yerlere başvuruyon malak, bir ortalamana bak utan!.. sonun da bir yere görüşmeye çağırıldım dedim bunlar da reddederse en azından bir nedeni olur hani mülakkatta sıçarım kesin. Gittim, ni tekim sıçtım da.. bok gibiydi. keşke dedim bir kamera olsa da gençlere ibret olsa.. kariyer günlerinde gösterilse bunu yapmayın böle dangoz olmayın diye. Başka bir iş görüşmesine gittim, görüşceğim adam yoktu sekreteri " kendisi abdullah gülün yanında acil çağırdı" dedi. Oha dedim artık ! Ben ev kızı olam ya da dedim ingilizce dersleri vereyim. İspanya da yaptım bu işi, anam bir baktım herkes mi ingilizce hocası yahu. Artık dest-i izdivaca katılım formumu yollamaya giderken, bu mulakatına gittiğim yerden aradılar gel kız çalış bizle diye. Oha dedim ilk mülakatta aldım işi acaba kabul etmessem mi allahım çok değerliyim dedim sonra eve geldim yine red mailleri akmış salak salak konusma dedim ve teklifinizi kabul ediyorum hamdi bey diyerek aradım geri. Eskşehirde ev arıyorum.! taşınıyorum yine.. 2011 itibariyle tam 4cü taşınmam olacak :)
Çarşamba, Kasım 16
Perşembe, Kasım 10
PTT Teyzesi
İspanya da iken işim postahaneye çok düşüyordu.. her düştüğünde de lanet ediyordum çünkü ölümüne yavaş insanlar hele sıra varsa direk çıkıp gidiyordum. Bir de çalışanlar gayet rahat giyiniyordu bir kot bir tshirt şeklinde.. o an bir düşündüm acaba bizim postaneler de böyle midir, devlet dairesi değil mi lan yok değildir dedim ta ki geçenlerde bizim postahanede pijamayla çalışan teyzeyi görene kadar.
Bu dediğim postahane baya küçük bir tek bu teyze çalışıyor. Her gelenle bağıra bağıra konuşuyor. E zaten küçük vallaha kim ne yatırmış ne kadar borcu var önümdeki amca ne kadar elektirik ödedi ne kadar geciktirmiş hepsini öğrendim. Bir de ordan oraya koşturuyor sürekli.. işte o zaman vakıf oldum altında pijama olduğuna. Bildiğimiz çiçekli penye pijamaydı. Neyse bir adama bir numara lazımmış bulamadı, bir yeri arayıp sorayım ben onu dedi, teyzem hemen ver telefonu ben hemen hallederim diyor alıyor adamın amcasıyla konuşuyor falan. Sıra bana hiç gelmesin istedim yani. Bir anda güvenliiik güvenliiik diye bağırmaya başladı ama hiç bir panik belirtisi yok kadında ama yana yakıla da güvenlikçiyi çağrıyor. Neyse arka tarafdan bir amca geldi kadın ne dese beğenirsiniz " ay çok tatlısın ya her çağırıdığımda geliyorsun hadi git şimdi".. biz sıradaki insanlar ise dumuruz.
Ve sıra bana gelir.. Elimde İspanya'ya gidecek bir paket bir de Sırbistan'a gidecek kartpostal var. Evet bildiğimiz kartpostal üzerinde atakule, anıtkabir, kuğulu park resimlerinden bir kolaj var. Teyze direk yorumu yapıştırdı.. " ay kız allah seni napmasın kartpostal mı kaldı ". Sonra sıra pakete geldi.. Bunun içinde ne var, çok önemliyse şu formu doldur dedi. Ben de hmm doldursam mı önemli mi ki la diye düşünürken. İstemiyorsan doldurma seni zahmetten kurtarayım deyip çekti kağıdı elimden. Artık postalarım gider mi gitmez mi bilmem ama ben bir daha o kutu gibi postahaneye gitmem!
Bu dediğim postahane baya küçük bir tek bu teyze çalışıyor. Her gelenle bağıra bağıra konuşuyor. E zaten küçük vallaha kim ne yatırmış ne kadar borcu var önümdeki amca ne kadar elektirik ödedi ne kadar geciktirmiş hepsini öğrendim. Bir de ordan oraya koşturuyor sürekli.. işte o zaman vakıf oldum altında pijama olduğuna. Bildiğimiz çiçekli penye pijamaydı. Neyse bir adama bir numara lazımmış bulamadı, bir yeri arayıp sorayım ben onu dedi, teyzem hemen ver telefonu ben hemen hallederim diyor alıyor adamın amcasıyla konuşuyor falan. Sıra bana hiç gelmesin istedim yani. Bir anda güvenliiik güvenliiik diye bağırmaya başladı ama hiç bir panik belirtisi yok kadında ama yana yakıla da güvenlikçiyi çağrıyor. Neyse arka tarafdan bir amca geldi kadın ne dese beğenirsiniz " ay çok tatlısın ya her çağırıdığımda geliyorsun hadi git şimdi".. biz sıradaki insanlar ise dumuruz.
Ve sıra bana gelir.. Elimde İspanya'ya gidecek bir paket bir de Sırbistan'a gidecek kartpostal var. Evet bildiğimiz kartpostal üzerinde atakule, anıtkabir, kuğulu park resimlerinden bir kolaj var. Teyze direk yorumu yapıştırdı.. " ay kız allah seni napmasın kartpostal mı kaldı ". Sonra sıra pakete geldi.. Bunun içinde ne var, çok önemliyse şu formu doldur dedi. Ben de hmm doldursam mı önemli mi ki la diye düşünürken. İstemiyorsan doldurma seni zahmetten kurtarayım deyip çekti kağıdı elimden. Artık postalarım gider mi gitmez mi bilmem ama ben bir daha o kutu gibi postahaneye gitmem!
Çarşamba, Kasım 2
Annem vs. teknoloji
Benim annem inat bir insandır. İş yerinde hemşirelere kayıtları bilgisayarla girdirmeye başladıklarında emeklilik planlarına başlamıştı bile. Cep telefonu kullanımı bile minumum seviyedir. Birini arayacaksa, en son arananlardan arar bulur, orada yoksa tek tek dolaşır rehberde öyle bulur. Bilgisayarla ile ilgili uzaktan yakından alakası yok.
Geçen babam,ben ve annem bilgisayarcıya gittik ben de netbook olduğundan cd ile yüklenecek işleri beceremiyorum, gerekli programı yüklettim. Babam da bilgisayarına format attırcakmış onun fiyatını soruyor. Aynı zamanda toner doldurtumustuk onu alıcaz. Annem de 40 yıllık bilgisayar uzmanı gibi her lafa giriyor.
- İrem sen şimdi format mı yüklettin.
- Baban da format yapcakmış ya neden aynı fiyat değil.
- Tonerin içinde ne oluyor ?
- Biraz indirim yapın ama daha format yapcaz.
En son bombası arabadan inerken patladı. Arabanın bagajından bir kaç bir şey alıyoruz. Ben de toneri tuttum anne bu kaldı diye..
- Formatı da baban taşısın!! ( canım annem onun için toner = format hiç umursamaz )
Geçen babam,ben ve annem bilgisayarcıya gittik ben de netbook olduğundan cd ile yüklenecek işleri beceremiyorum, gerekli programı yüklettim. Babam da bilgisayarına format attırcakmış onun fiyatını soruyor. Aynı zamanda toner doldurtumustuk onu alıcaz. Annem de 40 yıllık bilgisayar uzmanı gibi her lafa giriyor.
- İrem sen şimdi format mı yüklettin.
- Baban da format yapcakmış ya neden aynı fiyat değil.
- Tonerin içinde ne oluyor ?
- Biraz indirim yapın ama daha format yapcaz.
En son bombası arabadan inerken patladı. Arabanın bagajından bir kaç bir şey alıyoruz. Ben de toneri tuttum anne bu kaldı diye..
- Formatı da baban taşısın!! ( canım annem onun için toner = format hiç umursamaz )
Cumartesi, Ekim 15
Bu işler ne garip işler
- Ugg ile short giyen kızlar var mesala. Hiç anlayamam. Ayakları donarken bacakları üşüyor mu ?
- Hani bazı cafelerde dışarda oturanlar soğuk diye aynı şaldan giyip oturuyorlar ya.. dışardan mültecilere destek kampı gibi duruyor.. halbüsü bir kahveye 7 lira veriyorsun.
- Bazen verdiğimiz kötü kararlardan arkadaş ortamında anlatılacak mükemmel hikayeler doğuyor.
- Bazen uyandığın anda bilirsin ki o gün kayda değer üretken hiç bir şey yapmayacaksındır.
- Hani telefonun çalar uzaktan, koşarsın son anda kapanır ya.. anında geri dönersin açılmaz. napıyorsun ? ben açmayınca telefonu atıp kaçıyor musun?
- Hani bazen içinden gelir süslenirsin püslenirsin dışarı çıkarsın sonra hiç önemli birini görmeden eve dönersin ya işte o makyajı çıkarmak tam bir işkencedir.
- Bazen gerçekten aç mıyım yoksa sadece bir can sıkıntısı mı kestiremiyorum.. her türlü yiyorum.
- Bence liseye giden gençler her geçen yıl daha da mallaşıyorlar..
- Bazen saate tam 3 kez ard arda baktığım halde hala saatin kaç olduğunu bilmiyor olabiliyorum
- Facebook da arkadaşım olup da yolda görüp selam vermediğim o kadar çok insan var ki
- Facebook da komik bir ileti yaparsın arkadaşların da espirili şakalı yorumlar atar sonra uzak bir akraba gelir "canım nasılsın ? annenlere çok selam söyle " diye son yorumu koyar ya oraya...
Cumartesi, Ekim 1
Yogi Tea / Eat Pray Love
I was supposed to be in India now, thanks to my problem with the deadlines I am sitting at home doing nothing but drinking amazing Yogi Tea and reading Eat Pray Love.
This african tea is delicious. My friend gave it to me before she left Madrid and have no idea where she bought it. Every tea bag has a little quote on it which made me fall in love with this tea even more.
I watch the movie way before I read the book so I dont remember much but I really wanted to relate her story.. not the actual story I mean she is a lilltle bit psycho but i love how she travelled different places with totally different expriences. I was in Madrid which is Rome in the book and I was supposed to be in India which is India in the book :) After that she goes to Bali and i havent planned on that one yet but whatever I screwed up with the second destination so it doesnt really matter.
I really like this cupcake looking coffee :)
Çarşamba, Ağustos 31
una cosa !!!
I really wanna know who is checking my blog from Mountain View, California more than I do.. It is getting creepy since I dont know anyone from there... Seriously, who are you ?
Cuma, Haziran 24
Gece gece nasil olumden dondum
Evet bu postumun konusu bu, suan -9 derecedeki kutuphanede donmaya yuz tutar halde ders calismaktan sikilip dun gece yasanan kabus gibi bir andan bahsedicegim. Giris de tam heyecanli bir haber vermek uzere onlan magazin programina has bir giris oldu. Ev inanilmaz sicak oluyor diye kutuphaneye geldim burda da abanmislar klimaya ayaginda parmak arasi terlikle donan ilk insan olarak tariha gecicem hayir disarisi 40 derece tamam da kutuphane neden no frost haline getirildi onu anlamadim.. Hmm evet dun gece.. uyy bak tuylerim diken diken oldu.
Simdi benim odam da ( neyse ki haftaya tasiniyorum) duvara asili dolaplar var evet egzantirik ev sahibim boyle bir dekorasyon calismasi yapmis oda kucuk diye hatta onceden cekilen bir resimle gostermek isterim.. Iste hemen tepemde gorulen cam kapakli raflar var duvarda bole boylu boyunca. Kapaklar yarim yamalak yerlestirilmis zaten biri ben gelmeden once kirilmis, tam 5 tane boyle kapak var birtanesini dun gece acik unutmusum yatarken. Bu raflarin hemen altinda bir adet calisma masasi, masanin yaninda da ben yatiyorum.. Gece bir sangirtiyla uyandim once deprem oluyor sandim.. bu gerizakali kapak once masaya dusuyor ama orda ne hikmetse kirilmiyor sekip yataga carpiyor ve paramparca oluyor yani az kalsin beynimi parcaliyordu yatagin basina degil de kafama dusse ne bok yerdim bilmiyorum sonra sabaha kadar bu senaryoyu dusunup uyuyamadim zaten.. Basima degil ne bileyim ayagima dusebilirdi masada parcalanip cam parcalari uzerime batabilirdi ne bilem hersey olabilirdi.. Allahin sevilen kuluyum bu 2ci near-death exprience oldu benim hic haydi hayirlara vesile diyorum
opuyorum.
Simdi benim odam da ( neyse ki haftaya tasiniyorum) duvara asili dolaplar var evet egzantirik ev sahibim boyle bir dekorasyon calismasi yapmis oda kucuk diye hatta onceden cekilen bir resimle gostermek isterim.. Iste hemen tepemde gorulen cam kapakli raflar var duvarda bole boylu boyunca. Kapaklar yarim yamalak yerlestirilmis zaten biri ben gelmeden once kirilmis, tam 5 tane boyle kapak var birtanesini dun gece acik unutmusum yatarken. Bu raflarin hemen altinda bir adet calisma masasi, masanin yaninda da ben yatiyorum.. Gece bir sangirtiyla uyandim once deprem oluyor sandim.. bu gerizakali kapak once masaya dusuyor ama orda ne hikmetse kirilmiyor sekip yataga carpiyor ve paramparca oluyor yani az kalsin beynimi parcaliyordu yatagin basina degil de kafama dusse ne bok yerdim bilmiyorum sonra sabaha kadar bu senaryoyu dusunup uyuyamadim zaten.. Basima degil ne bileyim ayagima dusebilirdi masada parcalanip cam parcalari uzerime batabilirdi ne bilem hersey olabilirdi.. Allahin sevilen kuluyum bu 2ci near-death exprience oldu benim hic haydi hayirlara vesile diyorum
opuyorum.
Cuma, Mayıs 27
Oyh Cok Sicak Lan Havalar!
Ayy dana gibi resimler koymusum bir oncek posta simdi farkettim cok orantisiz ve goz yorucu olmus neyse artik kucultmeye pek usendim. Bu aralar su icmeye dahi useniyorum zaten, gotumu kaldirip okula gidiyor olmam bile cok sasirtici gercekten. Berbat bir hava var burda daha haziran gelmeden 33 derece sicakla bogusuyoruz Allah sonumuzu hayir etsin.. Dun sabah 10 da sunumum vardi, saati kurdum sanip misler gibi uyuyordum sabah bi ara asagidan zil caldi.. ama nasil calmak zili yerinden sokup atmaya yemin edercesine caliyor her kimse.. dedim daha erken alarmim calmadi bizim kizlar kalkmistir onlar acar.. ama acan yok kafayi yicem saate baktim 9.30!! 2 sn once kufurlere bogudum sahsi asaga inip opmek istedim bir anda.. Sonra farkettim ki bu manyak her kimse her persembe ayni saatte bu zili caliyor.. Sonra bizim sokakta her persembe kurulan pazari farkettim. Bir anda inanilmaz bir aydinlanma yasadim.. Ispanyol pazarcilar zile basarak pazara cagiriyor!! Olaya gel, marketting e gel adamlardaki. Asagi inip kilolarca domates patates ve 2 euroluk kotlar alarak tesekkurumu sunmak istedim lakin hic zamanim yoktu.. hemen okula gittim uyduruk bir sunum yapip misyonumu tamamladim.
Bir de bu aralar suursuzca is basvurusu yapiyorum, kah ispanyol firmasinda yuksek pozisyonlara, kah istanbulda alakasiz bir firmada staja ativeriyorum cv mi.. Insaat sektorundeki yuksek muhendislik pozisyonuna yolladigim cv mi sarhosken attim sanirim, o kadar alakasiz yani..
Bir de bu aralar suursuzca is basvurusu yapiyorum, kah ispanyol firmasinda yuksek pozisyonlara, kah istanbulda alakasiz bir firmada staja ativeriyorum cv mi.. Insaat sektorundeki yuksek muhendislik pozisyonuna yolladigim cv mi sarhosken attim sanirim, o kadar alakasiz yani..
Çarşamba, Mayıs 4
Normal Day
Bugün sonunda hava bahar kıvamına girdi. 2 hafta önce 30 dereceye kadar çıkıp önce bir çıldırdı son 1 haftadır da deli gibi yamur yağıyordu bugun tam kendini buldu diyebilirim :)
Yapılcak da o kadar iş var ki.. Bizim evdeki en büyük problem çamaşır yıkama olayı.. Bir çok durumun sağlanmansı lazım çamaşırlarınızın yıkanması için.. öncelikle çamaşır makinasının içi boş mu? Bugün içinde vileda ve bin türlü pas pas artı toz alma süpürgesinin başını buldum allah bilir ne zamandır orda.. hadi bunları yıkamayı akıl ettin sevgili ev arkadaşım ne diye onları ordan çıkarmassın.. makinanın içi envayi pislik dolu tabi. Diyelim makinanın içi boş.. balkondaki askılık, banyodaki askılık ve şu alıp yukarı çekip askılık haline gelen ve adını bilemediğim askılık boş mu? gün gelir bunların 3 ü de dolu olabilir. 10 gündür kolluyorum ulan hiç boş gelmedi boş gelince de benim az çamaşırım olmuş oluyor yazıktır bekliyim diyorum bir dengeyi tutturamadım vallaha deliricem. Neyse çamaşır işini halledebilirsem okula kaçıcam direk evde durmak beni çok feci tembel yapıyor. Mesala bir arkadaşımla İzlanda'ya gitmek gibi çok çılgın planlarımız var kaç gündür etraflıca fiyat araştırması yapmam gerek emeen facebook da haticenin yeni sevgilesi kimmiş lan modundayım mütamadiyen.. Okula gidince o kütüphane ortamından mıdır nedir facebook a girmek acayip ezikce geliyor insanlar haldır haldır çalışırken e yayılıp sınırsız sayıda film ve dizi izlemiceğime göre umarım etkili bir çözüm olur.
Madrid 11 |
Madrid 11 |
Madrid 11 |
Çarşamba, Mart 16
ne menem bir Türk imajıymış arkadaş
Bilen bilir türlü türlü imajımız var yabancıların gözünde. Bazı konularda haklılar bazıların da ise tamamen saçmalıyorlar ama tüm bunları ülkeme ayak basmamış insanlardan duyunca haliyle haklı olduklarını bildiğim durumlarda bile hemen saçma bir savunmaya geçiyorum. Aynı diyoloğu Türkiye'de bir arkadaşımla yaşasam abi haketen o konuda rezaletiz diyecekken burda tutup yok yee hiç de bilenem öyle değil şeklinde ilkokul savunmama yenik düşüyorum. Birazdan sırf Türk olmamdan ötürü karşılaştığım abuk olaylara tanık olacaksınız.
Öncelikle Avrupa'da ki kanıyla Kuzey Amerika'da ki kanı biraz farklı. Her iki yerde de yaşamış bir birey olarak şunu söylebilirim ki Amerika'da kimse Türk nasıl olurmuş pek bilmiyor bizleri arap sanıyorlar ve de bol bol hindi ile alakalı salak salak şakalar yapıyorlar. Durum Avrupa'da tabi ki daha farklı. İspanyollar dünya yansa aman bize ne oh siesta oh fiesta şeklinde takılan insanlar o yüzden ben Türk'üm deyince ay ne güzel Hakan Şükür diyorlar daha da öteye gitmiyor. Ancak benim sınıfımda dünyanın her yerinden insan var. Sınıfımda benle beraber bir Türk arkadaşım daha var bana sorsan son derece Türk görünüşlü bir genç açık tenli ve de yahşuklu olmasından ötürü herkes buna "ay sen hiç türklere benzemiyorsun" diyor. Ben kara bir kızceğiz olduğumdan heralde öyle bir şey duymadım henüz ama ben ekstra esmer bir insanım yani her zaman sınıfımda en kara ben oldum, karadenizli olmamızdan ötürü sülalem sağlı soğlu sarışın renkli gözlü insanlarla dolu yani aile eşrafı arasında da ben ve kız kardeşim kara kızlardık :) Bu arada esmer olmaktan son derece mutluyum bu ayrı bir konu neyse bir kaç kez bundan bahsettim bana gelen tepki Türkiye'de sarışın insanlar mı var ?? oldu.
Bazen hayır arapça bilmiyorum tshirt ü yaptırıp giymek istiyorum. Şu diyologdan ölesiye sıkıldım.
-Nerelisin?
-Türkiye
-Hangi dil konuşuyorsunuz arapça di mi ?
-Yo hayır türkçe
-Arapçaya benziyor mu ?
-Türkçe kendine özgü bir dil hiç bir şeye benzemiyor tamam mı?
Latin alfabesi kullandığımıza da acayip şaşıranlar oluyor, arapça konuştuğumuzu düşünüyorlar sonuçta çok bir şey beklemiyorum. Diğer saçmalıkları maddeliceğim ki okuması göz yormasın.
- Neden başın bağlı değil ülkene dönünce kapatıyor musun ?
- Aa Zara Türkiye'de de mi var ?
- Türkiye de gece dışarı çıkamıyorsun değil mi?
- Buraya ailenle mi geldin ? (nasıl olur da beni tek göndermişler )
- Ne? Müslüman mısın ?
- Türkiye'de kar yağması imkansız bir kere. (bunu da Ankara da yarım metre kar varmış deyince işittim)
- Türkiye'de sahil mi var? ( e yok yani 3 tarafımız tellerle çevrili )
- Okul bitince burda mı kalcaksın ? ( hmm ? işsizlik oranı bizden %10 daha fazla )
- Her evde o dönen etten var mı ? ( dönerden bahsediyorlar haha üç öğün kebap yediğimizi kebaplarımız evde yapıp, dönerimizi evde kestiğimiz sanıyorlar ahah ay annemi döner bıçağıyla bize servis yaparken hayal dehi edemiyorum)
- dünyaca en ünlü türk kim ? ( Atatürk diyorum, o kim ki ? sorusu şırak diye yapışıyor yüzüme.. kim lan en ünlü türk hageden? Tarkan demeye utanıyorum açıkcası. Ama aldığım feedback ler doğrultusunda Hakan Şükür olduğunu anladım)
uzar da gider yani..Bu sorulara yol açan nedenleri anlayabiliyorum yadırgamıyorum da.. ben de her ülke hakkında her şeyi bilmiyorum açıkcası. Mozambik de portekizce konuşulduğunu bilmiyordum mesala.. Öküz gibi çocuğa " oha portekizce nerden biliyon beee" diye soru sordum.. Bazı sorular bizim imajımızdan değil sadece o insanın aptallığından kaynaklanıyor onun da farkındayım. Burda süper marketting yapıyorum. Aman gelin güzel İstanbulumuzu görün bele iki kültür iki kıta birleşiyor gelin bodrum bodrum ürgüp göreme pambıkkale diye diye baya pazarlıyorum bakalım. bakalım bu sene bir turist patlaması yaşıcaz gibi :P. Ayrıca Mesut Ozil Türk, Real Madrid de Türk var deyince almanlar da dahil hayır o Alman diyor. Küfredesim geliyor yemin ederim ne zamandan beri almanlar bünyesindeki Türklere Alman demeye başladı allasen..
Böyle işte canlar.. Bu yüzden İspanyolları pek seviyorum. Ben türküm dediğimde ay gerçekten mi süpper demeyen birine rastlamadım. Pek seviniyorlar nedense :) yirim.
Öncelikle Avrupa'da ki kanıyla Kuzey Amerika'da ki kanı biraz farklı. Her iki yerde de yaşamış bir birey olarak şunu söylebilirim ki Amerika'da kimse Türk nasıl olurmuş pek bilmiyor bizleri arap sanıyorlar ve de bol bol hindi ile alakalı salak salak şakalar yapıyorlar. Durum Avrupa'da tabi ki daha farklı. İspanyollar dünya yansa aman bize ne oh siesta oh fiesta şeklinde takılan insanlar o yüzden ben Türk'üm deyince ay ne güzel Hakan Şükür diyorlar daha da öteye gitmiyor. Ancak benim sınıfımda dünyanın her yerinden insan var. Sınıfımda benle beraber bir Türk arkadaşım daha var bana sorsan son derece Türk görünüşlü bir genç açık tenli ve de yahşuklu olmasından ötürü herkes buna "ay sen hiç türklere benzemiyorsun" diyor. Ben kara bir kızceğiz olduğumdan heralde öyle bir şey duymadım henüz ama ben ekstra esmer bir insanım yani her zaman sınıfımda en kara ben oldum, karadenizli olmamızdan ötürü sülalem sağlı soğlu sarışın renkli gözlü insanlarla dolu yani aile eşrafı arasında da ben ve kız kardeşim kara kızlardık :) Bu arada esmer olmaktan son derece mutluyum bu ayrı bir konu neyse bir kaç kez bundan bahsettim bana gelen tepki Türkiye'de sarışın insanlar mı var ?? oldu.
Bazen hayır arapça bilmiyorum tshirt ü yaptırıp giymek istiyorum. Şu diyologdan ölesiye sıkıldım.
-Nerelisin?
-Türkiye
-Hangi dil konuşuyorsunuz arapça di mi ?
-Yo hayır türkçe
-Arapçaya benziyor mu ?
-Türkçe kendine özgü bir dil hiç bir şeye benzemiyor tamam mı?
Latin alfabesi kullandığımıza da acayip şaşıranlar oluyor, arapça konuştuğumuzu düşünüyorlar sonuçta çok bir şey beklemiyorum. Diğer saçmalıkları maddeliceğim ki okuması göz yormasın.
- Neden başın bağlı değil ülkene dönünce kapatıyor musun ?
- Aa Zara Türkiye'de de mi var ?
- Türkiye de gece dışarı çıkamıyorsun değil mi?
- Buraya ailenle mi geldin ? (nasıl olur da beni tek göndermişler )
- Ne? Müslüman mısın ?
- Türkiye'de kar yağması imkansız bir kere. (bunu da Ankara da yarım metre kar varmış deyince işittim)
- Türkiye'de sahil mi var? ( e yok yani 3 tarafımız tellerle çevrili )
- Okul bitince burda mı kalcaksın ? ( hmm ? işsizlik oranı bizden %10 daha fazla )
- Her evde o dönen etten var mı ? ( dönerden bahsediyorlar haha üç öğün kebap yediğimizi kebaplarımız evde yapıp, dönerimizi evde kestiğimiz sanıyorlar ahah ay annemi döner bıçağıyla bize servis yaparken hayal dehi edemiyorum)
- dünyaca en ünlü türk kim ? ( Atatürk diyorum, o kim ki ? sorusu şırak diye yapışıyor yüzüme.. kim lan en ünlü türk hageden? Tarkan demeye utanıyorum açıkcası. Ama aldığım feedback ler doğrultusunda Hakan Şükür olduğunu anladım)
uzar da gider yani..Bu sorulara yol açan nedenleri anlayabiliyorum yadırgamıyorum da.. ben de her ülke hakkında her şeyi bilmiyorum açıkcası. Mozambik de portekizce konuşulduğunu bilmiyordum mesala.. Öküz gibi çocuğa " oha portekizce nerden biliyon beee" diye soru sordum.. Bazı sorular bizim imajımızdan değil sadece o insanın aptallığından kaynaklanıyor onun da farkındayım. Burda süper marketting yapıyorum. Aman gelin güzel İstanbulumuzu görün bele iki kültür iki kıta birleşiyor gelin bodrum bodrum ürgüp göreme pambıkkale diye diye baya pazarlıyorum bakalım. bakalım bu sene bir turist patlaması yaşıcaz gibi :P. Ayrıca Mesut Ozil Türk, Real Madrid de Türk var deyince almanlar da dahil hayır o Alman diyor. Küfredesim geliyor yemin ederim ne zamandan beri almanlar bünyesindeki Türklere Alman demeye başladı allasen..
Böyle işte canlar.. Bu yüzden İspanyolları pek seviyorum. Ben türküm dediğimde ay gerçekten mi süpper demeyen birine rastlamadım. Pek seviniyorlar nedense :) yirim.
Cumartesi, Şubat 19
İndirimlerden Çırptıklarım ( I love rebajas 2 )
Yılbaşından bu yana burada çılgınlar gibi indirim yapıldığından bahsetmiştim. Indirimler iyi güzel hoş cebimize yararlı lakin insan hiç almayacağı şeyleri sırf fiyatındaki inanılmaz düşüş nedeniyle alabiliyor yani almassa salak gibi hissediyor insan kendini. Dün Stradivarius da bakınıyordum acayip komik bir şapkanın fiyatı 30 eurodan 2 euro ya düşmüş. Artık şapka ne kadar gülünç siz tahmin edersiniz. Kadının biri de takmış kafasına bakınıyor hemen beni durdurdu ay bu şapka ben de nasıl durmuş sencee diye.. Böyle durumlarda otomatik olarak ispanyolca bilmiyor numarasına yatıyorum.. Burda da kimse ingilizce bilmediği için hemen sıyrılıyorum ama teyze ingilizce biliyor çıktı şansıma.. neyse 2 saat kendisine şimdi bunu sırf 2 euro diye alsan allasen giyecek misin ? kocaman şapka evde de yer kaplıcak atsan ataman satsan sataman git 2 euro ya 1 şişe şarap alırsın burda yahu dedim.. ondan sonra ay galiba alcam dedi.. hayır 2 cocuk annesi devlet memuru bir tipi vardı o şapkayı nerede giyecek anlamadım. Neyse benim aldıklarıma gelelim.
Öncelikle ayakkabılarımdan başlamak istiyorum fiyatı %50 düşmüştü.
Battaniye giymek isteyenler için birebir :)
Çektiğim yüksek kalitedeki resimden bir şey anlaşılmıyor ama hoş bir üst kendisi.
Bu eteği ilk gördüğümde aşık olmuştum ama almamıstım sonunda benim oldu
Bu da şort etek yaz ayları için ideal :)
Bu tshirt ün orjinal fiyatını bilmiyorum ama 3€ ya aldım.
Tırnaklarıma baktıkça mutlu oluyorum =)
Arada oturup ders çalışıyorum ama çok uzun sürmüyor :)
Son günlerde hastaydım bu da hastalık kitim :)
muah!!
Cumartesi, Şubat 5
H&M Makyaj Ürünleri - Video Haul
Pazartesi, Ocak 31
Facebook statusunu ciddeye alıp çıldıran akrabalar!!!
Üniversite son sınıftayken karşılaşacağınız en sık sorulan soru şudur : " ee napacan okulun bitince " bu soruyu master yapacaam diyerek çok güzel geçiştiriyordum şimdi ise daha fenasına mazur kalıyorum "master bitince napacaaan" bu suraya cevabım elbette ki işe girecem artık daha ne yapacam ? benim master ım profesyonel master diye geçiyor. Kendisi 1 yıllık ve ilerisinde doktora yapmak gibi bir durum yok. Artık okul hayatından da fena sıkılmış bir insan olarak artık bir işe girip para kazanıp dünyayı gezmek istiyorum. Bir diğer soru da " İspanya da mı kalıcaksın ? " Seçeneklerimden biri bu evet ama ispanyanın ekonomik durumu ve bir gıdım verdikleri maaşla bu konuya pek sıcak bakamıyorum ayrıca ispanyolcamın orta halli olması da önüme fırsatlar kapısı falan açmıyor. Öteki seçenek ise ülkeme yuvama dönmek. Bir başka düşüncem daha var tabi bu biraz hayalperestçe ama Amerika'da çalışmak istiyrem. Ailem bu duruma son derece karşı hayır sanki elime green card tutuşturup al işin de hazır haydi çalış dediler sanki yarın gidiceğim.. Neyse burada bir kaç amerikalı arkadaşım var bu muhabbeti yapıyordum onlara bir arkadaşım tamam sen gel biz evleniriz direk vatandaş olursun dedi bunun üzerine baya geyik döndü gelinkler seçildi nedimelere karar verildi :) ışıklı yanar dönerli plastik bir yüzük bile taktık gaza gelip. Tüm bunlar ben burda noel tatilindeyken ceyran etti. O sırada ülkesine dönen bir arkadaşım da facebook da nişanlandığını deklare etmiş benim bundan haberim yok. O esnada Portekiz deydim ve düğün hazırlıklarıyla uğraşıyordum hahaha :) Neyse ordan dönünce kendimizi kaptırdığımız bu akıl almaz saçmalıktaki geyiği facebook a taşıdım. Bildiğin status u married yaptık zıban diye..Bu saçmalığın cast ında bizimle beraber yer alan sınıf arkadaşım da çok güzel bir düğündü yazınca olaydan habersiz sınıf arkadaşlarım da gaza gelip tebrik yorumları döşemişler altına benim de diğer kız gibi ciddi ciddi dünya evine girdiğimi sanmışlar. Olaylar bundan sonra kopuyor.
Facebook da çok fazla resim koyan her yaptığı şeyi iletisine yazan bir insan değilim o yüzden ekleme talebi gönderen her türlü akrabayı buyur ettim. Babamın ve annemin de birer facebook hesabı olduğunu da utanarak belirtiyorum. Hiç bir sorun çıkmadı bugüne kadar da.. çünkü hiç bir yaptığım facebook da yazmıyordum hani şöyle iletiler yazabilirdim " way argadaş ne eğlendik dün gece lan " ya da " ay ders çalışmam gerekirken facebook da zaman öldürüyorum" .. ama yazmadım o yüzden her şey yolundaydı..ta ki "married" statusume kadar. He bir de profil resmimi de sözü geçen damatla benim bir resmimi koymuştum. Evet kaşındım resmen..Belayı buyur ettim sanal ortamda..
Bir anda varlığını bile unuttuğum akrabalardan şu tarz mesajlar aldım " ay irem ne diyorsun nasıl evlenirsin oralarda?" , "ailenin bundan haberi var mı? " ben bunları görmedim çünkü o esnada annem beni ziyarete geldi ve kendi iletisine " madrid deyim kızımlayım çok mutluyuz" yazıyor. Facebook profilimi aşındıran akrabalar iyice paniğe kapılıyor ve babamı arıyorlar " ya irem ne zaman evlendi annesi de gitmiş yanına neden kimseye haber verilmedi ? " babam noluyor be neler dönüyor lan diye iyice panik yapıyor.. panik değil hatta ufaktan kalp krizi geçirme evresine geçiş yapıyor.. Bu sırada olaylardan bir haber anamla ben madrid de fink atıyoruz. Sonra olup bitenleri okuyunca herkese tek tek bunun bir şaka olduğunun açıklamasını yapıyorum. Tamam lan dünyanın en komik şakası değil belki de ama biz eğlendiydik... Neyse babamdan ciddi bir facebook mesajı alıyorum. Hayatıma gel allahım.. Mesajda babam " kızım ben senin şakanı anlarım arkadaşların anlar ama keriman yengenle kuzenin meliha anlamaz herkes ciddiye almış.. herkes çok üzgün bu şakaya dair ne varsa sil lütfen" bunun üzerine siliyorum tabi sırf babam istedi diye millet götünden anlayıp yaygara çıkardı diye değil tabi.. sonra bir güzel akrabaları da siliyorum ve facebook de gizli yapılabilcek ne varsa herseyi tüm herkese kapıyorum. kafam başım rahat artık.. geçen gün babamdan gene bir mesaj aldım
" kızım artık wall unu aç senin için endişeleniyorum"
yahu her gün zaten telefonda konuşuyoruz..
Facebook da çok fazla resim koyan her yaptığı şeyi iletisine yazan bir insan değilim o yüzden ekleme talebi gönderen her türlü akrabayı buyur ettim. Babamın ve annemin de birer facebook hesabı olduğunu da utanarak belirtiyorum. Hiç bir sorun çıkmadı bugüne kadar da.. çünkü hiç bir yaptığım facebook da yazmıyordum hani şöyle iletiler yazabilirdim " way argadaş ne eğlendik dün gece lan " ya da " ay ders çalışmam gerekirken facebook da zaman öldürüyorum" .. ama yazmadım o yüzden her şey yolundaydı..ta ki "married" statusume kadar. He bir de profil resmimi de sözü geçen damatla benim bir resmimi koymuştum. Evet kaşındım resmen..Belayı buyur ettim sanal ortamda..
Bir anda varlığını bile unuttuğum akrabalardan şu tarz mesajlar aldım " ay irem ne diyorsun nasıl evlenirsin oralarda?" , "ailenin bundan haberi var mı? " ben bunları görmedim çünkü o esnada annem beni ziyarete geldi ve kendi iletisine " madrid deyim kızımlayım çok mutluyuz" yazıyor. Facebook profilimi aşındıran akrabalar iyice paniğe kapılıyor ve babamı arıyorlar " ya irem ne zaman evlendi annesi de gitmiş yanına neden kimseye haber verilmedi ? " babam noluyor be neler dönüyor lan diye iyice panik yapıyor.. panik değil hatta ufaktan kalp krizi geçirme evresine geçiş yapıyor.. Bu sırada olaylardan bir haber anamla ben madrid de fink atıyoruz. Sonra olup bitenleri okuyunca herkese tek tek bunun bir şaka olduğunun açıklamasını yapıyorum. Tamam lan dünyanın en komik şakası değil belki de ama biz eğlendiydik... Neyse babamdan ciddi bir facebook mesajı alıyorum. Hayatıma gel allahım.. Mesajda babam " kızım ben senin şakanı anlarım arkadaşların anlar ama keriman yengenle kuzenin meliha anlamaz herkes ciddiye almış.. herkes çok üzgün bu şakaya dair ne varsa sil lütfen" bunun üzerine siliyorum tabi sırf babam istedi diye millet götünden anlayıp yaygara çıkardı diye değil tabi.. sonra bir güzel akrabaları da siliyorum ve facebook de gizli yapılabilcek ne varsa herseyi tüm herkese kapıyorum. kafam başım rahat artık.. geçen gün babamdan gene bir mesaj aldım
" kızım artık wall unu aç senin için endişeleniyorum"
yahu her gün zaten telefonda konuşuyoruz..
Cumartesi, Ocak 29
İndirim Çılgınlığı ( I love Rebajas)
Accessorize (fiyatlar 4€ - 1€ arasında) |
Six ( bileklik 2€ , kolye 3€ ) |
Accessorize ( 7€ ) |
Taşınmaya çalışıyorum.. kolilemeyi yapan amcanın benim eşyalarımın üstüne "chica" yazması beni üzdü açıkcası adımı sorabilirdi en azından :( |
Yıl başından hemen sonra başlayan indirimler dur durak bilmiyor anacım. Biraz dinlensin ortalık diye yılbaşından 2 hafta sonra gittim alışveriş merkezine kasadaki bekleme sırası dükkanların dışına taşıyordu nerdeyse dur yok dışına taşamaz o zaman millet alıp kaçar lan.. yani öle bir sıra vardı ki dükkanın içinde halay ekibi gibi halka halka içe içe geçmiş gibiydi.. çok güzel betimledim valla umarım görsel açıdan bir katkısı olmuştur.. yani öle bir sıra vardı ki mağazada adım atılamıyordu her yer sıraydı ulan. o yüzden hiç bir şey almadm dünyadan soğudum yemin ederim. Bir de deneme kabini sırasında bekliceksin falan ohoo.. İspanya da yaşanan ekonomik kriz yüzünden İspanyol markaları pek bişey satamamış olacak ki yer gök indirimdi.. hala öyle.. O yüzden sırası az olan denememe gerek kalmayacak ürünlerden yararlandım bende.. 30 euro luk çantayı 7 euro ya aldım mesala :) 1 euroluk sütyenden de yararlanmak isterdim ama öle bir sütyen sırasını beklemeye bünyem izin vermedi vallaha. O yüzden bol bol aksesuara yatırım yaptım. Her aldığımın resmini çekemedim çünkü şuan taşınma arifesindeyim odam karman çorman..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)