Cumartesi, Nisan 7

makeeverythingalright

Ne zamandır, kendi paramı kazandığım ve küçük şirin bir dairede yaşadığım özgür bir hayatın hayalini kuruyordum. Şuanda teorik olarak kulağa tam istediğim gibi gelen bu durumun, pratik de ne kadar da boktan olduğunu anlamış bulunmaktayım. Her gün işe ayaklarım geri geri giderek gidiyorum, sabahları o alarm çalıyor ya resmen lanet ediyorum bu şehre taşındığıma. Olur da işten makul bir saatte çıkıyorsam, ki genelde 13-15 saat çalışabiliyorum. Eve gelince o dört duvarlar tek tek üzerime geliyor. Yıllardır kasıp geçmeye çalıştığım onca derse küfrediyorum, ne olurdu sanki çalışmasam kalsam uzasa okul… Üzerine yetmezmiş gibi yaptığım yüksek lisansa daha da ağır sövüyorum hele hele zorunlu olmadığı halde yapacağım diye tutturduğum tezime.. Hepsi o kadar boşa gitmiş gibi hissediyorum ki. Öğrendiğim diller, hepsini unutsam da olur artık. Yaptığım, başardığımı düşündüğüm, bakınca gururlandığım her ne varsa olmasa ne olurdu ki diyorum. Sevdiğim tüm insanlar dünyanın dört bir yanına yayılmış ve bu garip şehirde ben bir başıma her gün yataktan kalkabilmek için nedenler arıyorum. Hayaller kuruyorum falan ama her şey o kadar uzak ki şuan bana..  Tamamen soyutlandım hayattan. Ayaklarımın üzerinde durma hikayem hiç de istediğim gibi ilerlemiyor. Bir gün tekrardan mutlu olabileceğime inanıyorum çünkü ben küçük şeylerden mutlu olma konusunda süperimdir. Bu depresyon hallerim geçince ve nihayet istediğim ve sevdiğim bir işim olduğunda, hele ki yanımda sevdiklerim olduğunda ben yine o mutlu insan olacağım. Geçicek geçicek geçicek biliyorum. Sabrediyorum…